HABERLER

CEMAAT VAKIFLARI İFTAR YEMEĞİ - 07 AĞUSTOS 2012

 

Cemaat Vakıfları İftar Yemeği
Cemaat Vakıfları İftar Yemeği


Cemaat Vakıfları tarafından Ankara Gölbaşı Kronos Hotel’de düzenlenen iftar yemeğine Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in yanı sıra Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Meclisi Cemaat Vakıfları Temsilcisi Pandeli Laki Vingas, Vakfımızı temsilen Vakıf Yönetim Kurtulu Başkanı Sait Susin, Yönetim Kurulu Üyeleri Besim Tahincioğlu, Turgay Altınışık ve Ercan Uslucan, Ankara cemaatinden Suphi Tavşan, Mor Gabriel Vakfı'nı temsilen Kuryakos Ergün, Elazığ Meryem Ana Vakfı'nı temsilen İshak Tanoğlu, Yedikule Sırp Pırgiç Ermeni Kilesi Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bedros Şirinoğlu, Musevi Cemaati Temsilcisi Sami Herman, Vakıflar Genel Müdürlüğü meclis üyeleri ve  Türkiye genelinden çok sayıda cemaat temsilcisi katıldı. Vakıf Yönetim Kurulu Başkanımızın yaptığı konuşma metni aşağıdadır:

 


 

Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent ARINÇ, Sayın Bakanım, Devletimizin ve hükümetimizin üst düzey sayın yöneticileri, Sayın Vakıflar Genel Müdürümüz, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün değerli elemanları, Sayın Konuklar, Sayın basın mensupları, Sayın cemaat temsilcileri, hepinizi İstanbul Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı adına saygı ile selamlıyor, Cemaat Vakıflarının iftar davetini onurlandırdığınız için teşekkür ediyorum.

Kutsal ramazan ayının müslüman kardeşlerimize hayırlı olmasını, sıcak ve uzun yaz günlerinde tutulan orucun kabul olmasını ve bu orucun başta ülkemize, komşu ülkelere ve bütün dünyaya barış, refah ve mutluluk getirmesini yüce tanrıdan diliyorum.

Ramazan iftar programları ülkemizdeki farklı inanç gruplarını bir araya getirerek sorunlarımızı konuşma, dertleşme ortamı yaratmasına vesile olmaktadır. Hükümetimizin ister 5737 nolu Vakıflar Kanunu’nu, ister bu kanuna ek kanun hükmündeki 11. maddeyi yasalaştırarak cumhuriyet tarihi boyunca azınlıkların  yaşadıkları sıkıntıları azalttığını inkar edemeyiz, AB Birliği yolunda ilerleyen ülkemizin en kısa zamanda eksikliklerin tamamlanarak herkesin eşit şartlarda insan haklarına, birbirlerinin haklarına saygılı bir ortamı yaratacağına inanıyoruz.

 

Sayın Bakanım,

Hoşgörünüze sığınarak Süryaniler ile ilgili sıkıntılarımızı dile getirmek istiyorum. Önce Süryaniler ile ilgili çok kısa bilgi arz etmek istiyorum.

Tarihi belgeler Aramiler’in M.Ö. 3000 yıllarında Mezopotamya’da yaşadığını göstermektedir. Aramiler Hristiyanlığı kabul ettikten sonra Süryani ismini almışlar ve bu bölgenin zengin kültür mirasına büyük katkıda bulunmuşlardır. Kudüs Ana Kilisesi’nden sonra Antakya’da kurulan ilk elçisel kilise Antakya Ortodoks Kilisesi adıyla anılmıştır. Süryaniler geçen 5000 yıl içinde bölgede birçok bilim adamı yetiştirmiş, teolojinin yanında tıp, felsefe, edebiyat ve astronomi ile ilgili birçok eser bırakmışlardır. Süryaniler bölgede birçok kilise ve manastır inşa ederek bölgenin tarih ve kültür mirasına katkı yapmışlardır.

Bölgede 5000 yıllık bir geçmişe sahip olan Süryaniler, ister merkezden uzak olmaları, ister kendilerini iyi tanıtamadıklarından dolayı farklı inanç grubu denildiği zaman akla hep Ermeni, Rum ve Musevi’ler gelmektedir, oysa Süryaniler son 50 – 60 yıl içinde büyük göç vermelerine rağmen Ermeni’lerden sonra en büyük müslüman olmayan grubu temsil etmektedirler. 1950’lerden sonra dünyanın her tarafına dağılan Süryaniler gittikleri her yerde ritüellerine uygun yeni kiliseler inşa etmişlerdir.

Türkiye’de yaşayan biz Süryani Ortodoksların çok büyük kısmının ikamet ettiği İstanbul’da Yeşilköy, Bakırköy civarında bir kilise arazisi tahsisi için Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Belediye Başkanımız ile 4 yıldan beri görüşmeler yapmaktayız. Bu konuda son zamanlarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve belediyedeki yetkililerin konuya gösterdikleri ilgi için huzurunuzda kendilerine teşekkür ediyoruz. Zatialinizin de ilgi ve desteğine ihtiyacımız var. İstanbul’da Süryani Ortodokslar için inşa edilecek bir kilisenin ülkemizin övünç ve prestijine büyük destek vereceğine inanıyoruz.

 

Sn. Bakanım,

Mor Gabriyel Manastırı biz Süryani Ortodokslar için ikinci Kudüs’tür. Dört – beş yıldan beri yurt içinde ve yurt dışında bütün Süryaniler’in kaygı ve endişe ile izlediği bu konunun çözüme ulaştırılması büyük arzumuzdur. Ülkemizin prestijine en ufak bir lekenin gelmesi bizi üzer, her sorunumuzu ülkemizde birlik, beraberlik içinde çözüme kavuşturmamız en büyük dileğimizdir.

Mor Gabriyel Manastırı’nın arazisinden alınacak çok küçük bir alan dahi ülkemize büyük bir prestij kaybına neden olacağı kanaatini taşıyor ve ilginizle, yardımınızla konunun çözülebileceğine inanıyoruz.

Bildiğiniz gibi Lozan Andlaşması müslüman olmayan bütün vatandaşları azınlık statüsüne almıştır. Biz Süryaniler o dönemde yapılan görüşmelerde azınlık sayılmak istemediğimizi, ülkenin asli unsuru olduğumuzu dile getirmiş olmamıza rağmen isteğimiz kabul edilmemiş ancak geçen süre içinde uygulamada ne azınlık haklarından ne de normal vatandaş haklarından yararlanabildik.

Avrupa’da ikinci jenerasyon Süryani vatandaşı bakan olurken, 5000 yıl geçmişi olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Süryaniler Türkiye’de resmi kurumlarda bir noktaya kadar gelebiliyor, daha yüksek mevkilere getirilmiyorlar. Antik Arami Dili’nin tek yaşayan lehçesi Süryanice’yi, çocuklarımıza öğretme imkanı olmadığı için bugün bu dil unutulmaya mahkum olmuştur. 6 Haziran 2012’de İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne Anaokulu açma ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın normal müfredatına ek olarak haftanın belli günlerinde Süryanice dersi verme isteğimiz 12.07.2012 tarihinde gelen yazı ile reddedilmiştir.

Yurtdışındaki kütüphaneler İngilizce, Fransızca ve Almanca’ya çevrilmiş Süryani bilim adamlarının birçok eserleri ile dolu iken ülkemizde Türk Tarih Kurumu’muzun “Ebul Faraç Tarihi” adlı eserinden başka Türkçemize kazandırılmış bir eser yoktur. Oysa bu eserlerden kültürümüze, tarihimize kazandırılacak çok eser var.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Süryaniler’e ait sayısız mimari eser var, bunların hepsi zengin kültür mirasımızı oluşturuyor. Bu eserlerin bir kısmı yurtdışında yaşayan Süryaniler’in yaptığı yardım ve bağışlarla ayakta durmaktadır. Cemaatimizin bağışları ile yaşayan Türkiye’deki Süryani Vakıfları’nın desteği ile bu eserlerin yaşatılması çok zordur. Söz konusu eserler ile ilgili röleve çalışmalarının hazırlanmasında bürokratik engelleri aşma konusunda yardımınıza ihtiyacımız vardır.

 

Sayın Bakanım,

Biz sorunlarımızın da çözümlerinin de ülkemizde olduğuna inanıyoruz, bu ülke hepimizin, ülkemizin birliği beraberliği için hepimiz gayret etmeliyiz, doğduğumuz emek verdiğimiz bu topraklarda kardeşçe, hakça yaşamak istiyoruz ve her platformda söylediğimiz gibi ne bir eksik ne bir fazla her müslüman türk vatandaşının sahip olduğu haklara sahip olmak istiyoruz.

Tekrar yüce tanrıdan müslüman kardeşlerimin orucunun kabul edilmesini, yaklaşan Ramazan Bayramı’nın herkese sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini diliyor, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

 

Diğer haberler >>>